• Octave

  • A Painter Behind the Curtain

  • Blue Sky Complex

  • Ikemen Girl to Hakoiri Girl

  • 1
  • 2

Biraz Şundan, Biraz Bundan

 

En son yazıma baktım da aradan epeyce bir zaman geçmiş, ekip arkadaşlarım da yoğunluklarından dolayı uzun yazılara pek zaman ayıramıyor ne yazık ki. Arkadaşlarımızın zamanını çeviri, kodlama, temizleme, edit yapma gibi teknik ayrıntılar çalıyorken onlardan uzun yazılar beklemek bence fazla insafsızca bir hareket olur. Değerli zamanlarından ayırıp da bize kaliteli projeler sunan arkadaşlarıma kocaman ve aşkla çarpan kalpler hediye ettikten sonra (canlarım, nice güzel çevirilerinizin devam etmesi dileğiyle) asıl yazıma ufaktan bir giriş yapayım.

Spor salonundaki maceramla başlayayım hemen anlatmaya. Birkaç ay önceki yazımda seksen kiloya kadar düştüğümü ve bunun beni nasıl da havalara uçurduğunu anlatmıştım. İlk üç aylık çalışmam meyvelerini vermişti ve vücudum giderek biçimleniyordu. Moralim çok yüksekti, danslarımı ilerletmiştim, arkadaşımın da bana eski bir kamera vermesiyle video çekimleri de yapacaktım ki…

Ki bağlacından sonra devam ettireceğim cümleler, ne yazık ki hayal kırıklığımı anlatıyor. Üyeliğimin dördüncü ayındaydık, çalışma programım da ağırlaşmıştı. Salon, yeni yapılan bir apartmanın zemin katındaydı. Kimi apartmanlar yapılırken alt katları market, lokanta, mağaza gibi iş yerleri açmaya uygun olur. İlçemizdeki apartmanın alt katı da spor salonuna çevrilmişti. Çalışma günü gittiğim zaman camda bir yazı okumamla başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bina ruhsatından dolayı salonumuz kapanmıştır, ne zaman açılacağını biz de bilmiyoruz. Kilit vurmuşlar, iş yerine. İçimden nasıl küfürler ediyorum ama bunlara.

Türkiye’de alışılageldiği üzere bu apartmanın da yapı ruhsatı yoktu. Muhtemelen apartmanı yapan müteahhit firma, daha fazla para kazanmak için belediyeye onaylattığı projeye uymadı. Belediye yetkilileri de firma yetkililerinden çorba parası alıp yolsuzluğa göz yumdular. Durum böyle olunca da binaya ruhsat verilmedi, ruhsatı olmayan binada yaşayan daireler de düşük faturalar ödeyerek vergi kaçırma yoluna gitti. Ruhsatsız binada ailelerin oturması yasak olduğu halde belediyenin de içinde olduğunu tahmin ettiğim rüşvet çarkları yüzünden apartman sakinlerine herhangi bir sıkıntı çıkarılmazken spor salonuna böyle bir kapatma gelmesi hepimizin canını sıkmıştı. Bekledik, bekledik ve yine bekledik benim için adeta bir tapınağa dönüşen mekânın açılmasını. Profesyonel anlamda bir spor salonu asla kolay kurulmuyor, salonun kurucuları profesyonel sporcuysa eğer verilen mücadeleler de büyük oluyor. Yetmiş beş günlük zorlu bir süreçten sonra ruhsat almayı başardılar. İlk binaya ruhsat çıkmadığı için başka bir yere taşıdılar salonu. Çok da iyi oldu bu durum. Yaklaşık iki buçuk aylık sürede düzenli spor yapamadığım için kilo almıştım. Yeni salon açıldığında sevinçle gittim. Beş hafta çalıştım ve vücudu düzene soktum. Her şeyin böyle gideceğini düşünürken Corona denilen illet yüzünden yine üç haftadır eve kapandık, spor yapamadım. Evde kendi çabalarımla egzersizleri yürütmeye çalışsam da ne yazık ki salon kadar verimli olmuyor. Yapacak bir şey yok, bu süreçte kendime dikkat edersem fazla sorun yaşamam. İnternette araştırma yapıp işime yarayan birkaç malzemeyi alırsam evde de çalışabilirim. Özellikle de dambıl ve halter setleriyle ağırlık çalışmalarına ara verilmeden devam edilebilir. Plaka şeklindeki ağırlıklar ile ayarlanabilir bir ağırlık sehpası da olsa harika olur. Mekik çekerken plaka şeklindeki ağırlıklar çok iyi oluyor.

Corona sıkıntısı umarım azalır. Evde kaldığım süre boyunca ne yapacağımı şaşırdım. İnternette sürekli komplo teorileri okuyup izlemekten bunaldım açıkçası. Gizli örgütler, bütün canlıları yok edecek güçteki değişik silahlar, virüsler, zehirli gazlar, nükleer sızıntıları düşündükçe nefes alamaz duruma geliyorum. Bilim ve teknoloji gelişmesine gelişsin de sonuçta insan ürünüdür bunlar. Geliştirilen teknolojinin olumsuz anlamda kullanılışını engellemek için de çok sıkı denetim mekanizmaları geliştirilsin, lütfen! Birbirinden nefret eden manyakların bir anlık cinneti yüzünden ölmek hiç bana göre değil. Bu manyaklar, yok etmeyi marifet sanarken insanlar arasındaki sevgiden, aşktan da rahatsız oluyorlar. Sevgi, saygı, aşk, hoşgörü gibi kavramların içini boşaltmakta sakınca görmedikleri için korku imparatorluklarının sınırları Dünya’yı aşıp uzaya yayıldı. Böyle manyaklara vereceğimiz en güzel yanıt sevgidir, hoşgörüdür, aşktır. Elimizde gülümseme, kahkaha atma, mutlu olma gibi özelliklerimiz oldukça alt edebiliriz bu sevgisiz şeytanları.

Aşk dedik de ben yaramazlıklarıma devam ettim! İlişkilerde dikiş tutturamasam da yeniliklere açılma dürtüm beni hiç boş bırakmıyor. Yeni insanlarla tanışmaya ve onlarla seviyeli, saygılı, hoşgörülü, çılgın, edepsiz, kışkırtıcı sohbetler yapmaya devam ettim. Sohbet edip konuştuğum bir arkadaşım aracılığıyla gay ilişkilere aşırı ilgi duyan bir hetero bayanla sohbete başladım skypeta. Shounen ai ve yaoi yapımların ne olduğunu bilmeyen bu fujoshi hanımefendi, yaşadığım ilişkileri didiklemekte bir sıkıntı görmedi! Ben de olanca sevimliliğimi kullanıp kendime dedikodu arkadaşı ilan ettim bu kişiyi. Manga ve anime tayfasının düş gücü fazla olur. Cümlelerimin gücüne güvenirim, yaşamadığım ilişkileri de yaşamışım gibi anlatarak bu fujoshinin ağız sularını akıttım! Görüştüğümü iddia ettiğim olgunlardan o kadar söz ettim ki buşahsa artık pes dedi! Ben bile kadın halimle bu kadar kişiyle konuşmadım, sen ne yaptın böyle diyerek şuh kahkahalarını sohbet yazılarına yansıttı. Anacığım ne yapayım, can sıkıntısından eğleniyorum işte ben de.

Önceden ufacık bir şeyi bile kafama takardım. Bu kadar sıkıntı sonunda saçlarım beyazladı erkenden. Kilolar da yerleşti vücuduma. Kıymetli kankalarımın da büyük destekleriyle yeniden doğdum Anka kuşu gibi. Böylelikle çoluk çocuğun maskarası da olmadım. Çocuk deyince aklıma geldi birden Nones ile yaptığımız sohbetler. Ankara’ya gitti kankam, kuzeninin çocuğu olmuş, Corona illeti yüzünden de mahsur kaldı gittiği yerde. Birkaç aylık olan bebişi seve seve bitiremedi. Bebişin her şeyiyle ilgilendi, bana da fotoğraflarını gönderdi. Yaaaa, kankama o küçük bebek çok yakışmıştı. İlişkiler konusunda arızalı olan Nones, anne olmayı gerçekten istedi ama… Ama sözcüğünden sonrası Nones devam ettirse daha güzel olur deyip klavyeyi kankama devretmek istesem de yoğunluğunu ileri sürüp yazmadı birkaç paragraflık yazı.

Bebeğin altını değiştirme konusunda Nones’a başarılar deyip de onun yerine de yazıvereyim bir şeyler. Nasıl ki beni evlenmem yönünde darladılarsa Nones’a da baskı yapmışlar. İlişkler açısından Nones da dikiş tutturamıyor ne yazık ki. Saçını süpürge ettiği kimseler, fıstık gibi olan kankamı üzdüler açıkçası. Her ne kadar üzülmemesini söylesem de o işin öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. İnsanı sarsıyor, çarpıyor, dibe doğru sürüklüyor. Karşındakine çok değer verip de bağlanmışsan bu durum daha da çıkmaza sokuyor seni. Kankamı neşelendirmek için ben de ona şöyle bir teklifte bulundum: Kız, gel de evlenelim. Bitsin bu aile baskısı. Bacı bacı yaşayıp gideriz işte dediğim zaman kahkaha atıp mutlu oldu. İlla çocuk isterim dersen de yakışıklı mı yakışıklı Japon ya da Koreli afetler de buluruz sana dedim, bu afetleri bulamasak da bankasına gidip satın alırız, teknoloji gelişti deyince kuzumun kahkahasını ve neşesini görmeliydiniz. Bebeğim, boş ver, biz eğlencemize bakıp mutlu olalım. Evlensek var ya, Youtube kanalımızı da açıp her tür çılgınlığı yapardık. Kankama, anime çevirilerinin kontrolü noktasında da yardımcı olurdum.

Anime dedik de şu ana kadar severek izlediğim birkaç yapım var. Bu yapımları, ekibimizdeki çevirmenlerden izlemek harika olurdu. Korku türünü severim, Jigoku Shoujo isimli bana göre harika olan yapımı da zaman zaman açıp izlerim. Bu yapımın özellikle de üçüncü sezon çevirisi bana göre çok vasattı. Dil yanlışları, İngilizce kalmış cümleler, kodlamada meydana gelen hatalar yüzünden arşivime katamadım bu sezonu. Sitemizin çevirisiyle bu yapımı tekrar izlemek isterdim. Nones’un çevirilerini de çok sevdiğim için kankama bu animeyi yeniden çevirmesi için epeyce baskı yaptım, tanıdığı bir çevirmeni ikna etmiş. Nones birini ikna ettiyse eğer ortaya çok güzel bir iş çıkar, eminim bundan.

Yeni heyecanlar aramaya devam ediyorum her zamanki gibi. Geçenlerde çok hoş ve bilgili biriyle tanıştım. Tam benim kalemim olan bu kişi, fantastik yapımları okumaya bayılıyor. Eski çizgi roman tutkunlarından. İşi nedeniyle pek çok ülkeyi de gezmiş. Güzel sohbetlerimiz oldu. Japonya, Küba gibi ülkelerde çektiği fotoğrafları bana gösterdi. Çok ama çok heyecanlandım farklı güzellikleri benimle paylaştığı için. Japonya’da Kanamara Matsuri festivaline katılmış. Bu festivale senle katılmak isterim deyip kahkaha attı. Bu festival nedir diye sorduğum zaman da çapkın bir gülümsemeyle penis festivali dedi. Takahashi Misaki gibi utanıp kızarmak isterdim de mangacı ve animeci tayfalar biraz arsız olur! Kim bilir belki bu hoş dostumla Kanamara Matsuri festivaline katılırız! O festivallerde Yagami Souichirou, Usami Fuyuhiko kaleminde birileriyle de tanışırdım belki!

Laf lafı açtı, tıkandım ve aklıma bir şey gelmez oldu. Başka bir yazıda görüşmek üzere.

Yagami

 

12 NİSAN PAZAR

Magia Record: Mahou Shoujo Madoka Magica Gaiden 13 (SON)
(Çeviri: Susano'o Karaoke & Kodlama: Shinkaron)

Heart no Kakurega 14
(Çeviri:
Yankami Düzenleme: Zeze)

Hanakoi Tsurane 29
(Çeviri: Yankami Düzenleme: Willjace)

Murcielago 83-83.5
(Çeviri: Susano'o Düzenleme: Shinkaron)

Sekaiichi Hatsukoi Cilt 15 Ekstra - Yokozawa Takafumi
(Çeviri:
Blondie Düzenleme: Willjace)

Junjou Romantica 46.5
(Çeviri:
Blondie Düzenleme: Willjace)

Junjou Romantica - Wedding Special
(Çeviri:
Blondie Düzenleme: Willjace)

Hey, Your Cat Ears are Showing! 71
(Çeviri:
Shinkaron Düzenleme: Zeze)

19 Tian 320
(Çeviri:
Shinkaron Düzenleme: Zeze)

 

 

 

Kategori: Güncel Yazıları